
Bu, AI tarafından çevrilen bir gönderidir.
Airbus ve Toshiba ESS'nin Ortak Çabası: Süper İletken Motorlarla Hidrojen Uçak Çağını Hızlandırmak
- tr Writing language: Japonca
- •
-
tr
Referans Ülke: tr
Tüm ülkeler
- •
- BT
Dil Seç
Hidrojen Toplumunun Gerçekleşmesi İçin Havacılık Sektörünün Yüzleştiği Zorluklar
Küresel karbon emisyonlarından arındırma çabaları çerçevesinde, havacılık sektörü de CO2 emisyonlarını azaltma konusunda büyük bir sorunla karşı karşıyadır. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), 2050 yılına kadar uçakların yakıt verimliliğini her yıl %2 artırmayı ve 2020 yılından itibaren uluslararası havacılıktan kaynaklanan CO2 emisyonlarını artırmamayı hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için uçakların elektriklendirilmesi şarttır ve bu bağlamda hidrojen enerjisinin kullanımı büyük umut vaat etmektedir.
Airbus ve Toshiba ESS, Süperiletken Motorla Geleceği Oluşturuyor
Avrupa'nın uçak üreticisi Airbus'un bir yan kuruluşu olan Airbus UpNext ve Toshiba Energy Systems & Solutions Corporation (ESS), yeni nesil hidrojen uçaklarının geliştirilmesi için "süperiletken motor" teknolojisi üzerinde ortak bir araştırma yürüttüklerini açıkladılar. Bu girişim, hidrojen uçaklarının gerçekleşmesi yolunda atılmış büyük bir adım olarak değerlendirilebilir. Airbus, 2050 yılına kadar karbon emisyonlarını sıfıra indirmeyi hedefliyor ve hidrojeni yakıt olarak kullanan "hidrojen uçakları"nın araştırma ve geliştirilmesini destekliyor. Hidrojen uçaklarında, geleneksel jet motorlarının yerine hidrojeni yakıt olarak kullanan motorlar uçağı ilerletir. Toshiba ESS tarafından geliştirilen "süperiletken motor", tam da bu yeni tahrik sistemi olarak büyük umut vaat etmektedir. Süper iletkenlik teknolojisi, maglev trenlerinde kullanılan bir teknolojidir ve sıfır elektrik direncine sahip olmasıyla karakterizedir. Uçak motorlarında kullanılması durumunda, hafiflik ve yüksek güç sağlama potansiyeline sahiptir.
Süperiletken Motorun Açtığı Hidrojen Uçaklarının Yeni Çağı
Toshiba ESS'ye göre, geliştirilen süperiletken motor, aynı güçteki geleneksel motorlara kıyasla 10 kat daha hafif ve küçüktür. Bu sayede uçağın toplam ağırlığının önemli ölçüde azalması beklenmektedir. Airbus'un hidrojen uçağı, -253 santigrat derecede sıvı hidrojeni yakıt olarak kullanmayı planlamaktadır. Bu aşırı düşük sıcaklıktaki sıvı hidrojeni kullanarak süperiletken motorun sıcaklığını düşürmek, geleneksel hidrojen uçak motoru sistemlerine göre daha verimli bir uçuş mümkün kılacaktır. Toshiba ESS yöneticileri, süperiletken motorun ticarileştirilmesinin yalnızca havacılık sektörü için değil, büyük mobilite endüstrisi için de devrim yaratacağına inanmaktadır. Airbus ise, bu ortaklığın havacılık ve uzay endüstrisinin ihtiyaçlarını karşılayan en son süperiletken motor teknolojisinin geliştirilmesi için gerekli bir adım olduğunu belirtmektedir.
Hidrojen Uçağı Geliştirme Tarihi ve Mevcut Durum
Hidrojen enerjisi kullanan uçakların geliştirilmesi aslında 1950'lerin sonlarından beri sürmektedir. İlk araştırma projelerinde hidrojen türbin motorları ön plandaydı, ancak 2000'li yıllardan itibaren yakıt pili kullanan uçakların geliştirilmesi de hız kazandı. Son yıllarda Avrupa, hidrojen uçağı geliştirme çalışmalarında önde gelmektedir. AB'nin "Horizon 2020" projesi kapsamında, yakıt pili ve hidrojen türbin motoru kullanan uçakların geliştirilmesi üzerinde çalışılmaktadır. Airbus da 2035 yılına kadar sıfır emisyonlu yolcu uçağı gerçekleştirmeyi hedefliyor ve hidrojeni ana güç kaynağı olarak kullanan üç farklı konsept açıkladı.
Sorunlar ve Beklentiler
Hidrojen uçaklarının gerçekleşmesi için yalnızca teknik sorunlar değil, hidrojenin üretimi, depolanması ve taşınması gibi altyapı çalışmaları da gereklidir. Ancak, Airbus ve Toshiba ESS gibi şirketlerin aktif araştırma ve geliştirme çalışmaları ve ülkelerin hükümetleri ile endüstriyel işbirliği sayesinde bu sorunların üstesinden gelinebilir ve hidrojen uçağı çağı başlayabilir. Süperiletken motor, hidrojen uçaklarının gerçekleşmesini hızlandıracak anahtar bir teknoloji olacaktır. Airbus ve Toshiba ESS'nin girişimleri, havacılık sektörünün karbon emisyonlarından arındırılması yolunda atılmış büyük bir adım olup, sürdürülebilir bir toplumun oluşturulmasına katkıda bulunan önemli bir çalışmadır.